Toplumdaki önyargılar ve damgalama, adaletin kolaylaştırılabilmesini zorlaştırıyor. Avukat ve Yazar Serra Taşköprü, bu sorunun sadece hukuki olmadığını, aynı zamanda sosyal bir sorun olduğunu vurguladı.
Damgalamanın Adalet Üzerindeki Etkisi
Serra Taşköprü, konuşmasına damgalamanın toplumsal etkileri ile başladı. "Damgalama, bir bireyin sadece geçmişte yaptığı bir hataya ya da farklı bir kimliğe sahip olmasına dayanılarak önyargılarla değerlendirilmesi anlamına gelir. Bu durum, hak ettiği adalete erişimlerini engeller ve toplumsal barışı zedeler."
Taşköprü, özellikle ceza kurallarında bilgilerin durumlarına dikkat çekildiğini, damgalamanın cezalıları ve suçlular üzerinde farklı etkileri olduğunu belirtti. "Bir kişinin suç işlediği zaman, toplumun bir daha asla düzelmeyeceği algısı oluşur. Bu yargılama süreçlerini baltaladığı gibi, onların yeniden topluma kazandırılmasını da zorlaştırır."
Medya ve Sosyal Algının Rolü
Taşköprü, konuşmasında medyanın damgalamanın uygulanmasındaki etkisine de değindi. "Medya, maalesef genellikle sansasyonel inanışlarla önyargılarla besleniyor. Suç haberlerinde kullanılan dil, o kişinin ömrü boyunca suçlu damgası yemesine neden olabiliyor" dedi. Taşköprü, medya kuruluşlarının daha sorumlu bir dil kullanımının önemine dikkat çekti ve bu konunun düzenlemelerinin yapılmasına dikkat çekti.
Sosyal medyanın da damgalamayı körükleyen bir araç haline geldiğini vurgulayan Taşköprü, "Bir kişinin geçmişteki hatasını hatırlatan bir paylaşım, yıllar sonra bile onun önüne engel olarak çıkabiliyor. Bu, sadece bireysel düzeyde değil, evde ve iş çevreleri üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor."
Hukuki Sistemin Sorumluluğu
Damgalama konusunda hukuki sistemin sorumluluğuna dikkat eden Taşköprü, "Yargı sürecinin parçalılık esastır. Ancak bazen yargı mensupları bile toplumsal önyargılardan etkilenebilmektedir. Bu, adil yargılanma olanağının çeşitliliğine yol açabilir" dedi. Taşköprü, avukatlar ve hakimler için düzenli eğitimlerin ve profesyonel seminerlerin yapılması gerekir, "Bir kişi temiz bir sayfa açma hakkına sahiptir. Ancak toplumsal damgalayıcı düzeni, bu hakkı elinden alınır. Hukuk sistemi, bu konuda daha etkin bir rol üstlenmeli" diye ekledi.
Eğitim ve Toplumsal Bilinçlenme
Taşköprü, damgalamanın ortadan kalkması için toplumun bilincinin genişletilmesine dikkat çekti. "Eğitim sistemimizde, parçaların farklılıkların bir zenginlik olduğunu öğretmeliyiz. Ancak, yalnızca bireyler arası ilişkiler değil, toplumsal yaşam da güçlendirilmelidir" dedi.
Adalet ve Empati: Toplumsal Barış İçin Anahtar
Konuşmasının sonunda Taşköprü, damgalamanın toplumun genel huzurunu ve refahını kapsamını özetledi. "Damgalama, potansiyellerini gerçekleştirmelerini engeller. Adalet, sadece hukuki bir kavram değildir; aynı zamanda insani bir erdemdir. Adaletin sağlanabilmesi için önyargılarımızı bir kenara bırakmalı ve insanlara yeni bir şans vermeliyiz"
Toplum İçin Yeni Bir Başlangıç
Taşköprü, bireysel değişimlerin toplumsal dönüşüme katkı sağlayacağını ifade ederek, herkesin bu sürece katkı sunabileceğini söyledi. Yargı sürecinde tarafsızlık esastır. Ancak damgalanma korkusuyla, bazı bireylerin haklarını aramaktan çekindiği bir gerçek. Taşköprü, bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. "Adalet, sadece hukuki bir kavram değildir; aynı zamanda insani bir erdemdir. Bu erdemi korumak ve yaygınlaştırmak hepimizin sorumluluğundadır," diye ekliyor.
Serra Taşköprü, konuyla ilgili yazdığı son kitabında damgalamanın bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini derinlemesine ele alıyor. Bu kitabın, önyargılarla mücadele eden herkes için önemli bir rehber olacağına inanıyor. Toplumun adalet ve eşitlik anlayışını geliştirmek için hepimizin bu mesajlara kulak vermesi gerekiyor.